Diyarbakır'da son dönemde yaşanan olay, yerel halkı derinden sarstı. Kadınların güvenliği konusunda endişelerin arttığı bu günlerde, bir kadının yaşadığı taciz olayının ardından olayın failinin yakalanması, toplumsal bir tepkiyi de beraberinde getirdi. 25 yaşındaki E.A., geçtiğimiz hafta akşam saatlerinde, şehrin en işlek caddelerinden birinde bir kadına yaklaşarak tacizde bulundu. Olayın ardından kadının bağırması ve çevredeki vatandaşların müdahalesi, tacizcinin kaçmasına engel olurken, kadın polis ekiplerine durumu bildirdi ve olayın araştırılması için yardımcı oldu.
Olayın hemen ardından Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü harekete geçti. Görgü tanıklarının ifadeleri ve güvenlik kameralarının incelenmesi süreci başlatıldı. Ekipler, olay yerinin çevresindeki kameraları tarayarak şüpheli E.A.'nın kimliğini tespit etti. İçinde bulunduğumuz modern çağda, teknolojinin sağladığı imkânlar sayesinde, olayın ardından sadece birkaç gün içinde tacizci, evinde yakalandı. E.A.'nın gözaltına alınması, sosyal medya platformlarında ve yerel halk arasında geniş yankı uyandırdı. Birçok vatandaş, ‘Artık böyle olaylara dur denilmeli’ yorumları yaparak adaletin yerini bulmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Diyarbakır'da yaşanan olay, sadece bir kadının başına gelen bir taciz olayı olmaktan öte, toplumda kadına yönelik şiddet ve cinsiyet eşitsizliğine karşı bir ses yükseltilmesine vesile oldu. Çeşitli kadın dernekleri ve sivil toplum kuruluşları, bu tür olayların artmasına karşı etkin bir mücadele yürüttüklerini belirterek, sesi duyulmaz hale getirilmiş kadınların desteklenmesi gerektiğini vurguladılar. Her geçen gün artan kadın cinayetleri ve cinsel taciz vakaları, toplumda farkındalığın artırılması gerekliliğini de gözler önüne seriyor. E.A.'nın tutuklanması, Diyarbakır halkı tarafından olumlu karşılanırken, “Bu tür olayların önüne geçilmesi için toplumun her kesimine düşen görevler var. Kadınlar artık korkmadan kendilerini ifade edebilmeli” çağrısı yapıldı.
Öte yandan, kadınların güvenliğini sağlamak adına yetkililere düşen sorumluluklar da gündeme getirildi. Halk, özellikle yürüyüş yolları gibi kamusal alanlarda güvenlik kameralarının artırılması ve polis devriyesinin çoğaltılması gibi tedbirlerin alınmasını talep ediyor. Sanılanın aksine, bu tür taciz olaylarının sadece belirli bölgelerde yaşandığı düşünülmemeli; her çevrede, her sokakta bu tür ihlaller yaşanabiliyor. Özellikle büyük şehirlerde artan nüfus, kadınların güvenliğini tehdit ederken, bunun önüne geçmek için toplumsal bilincin artırılması gerekmektedir.
Diyarbakır'da yaşanan son taciz vakası, sadece tek bir olay değil; bu tür sorunlarla mücadele eden pek çok kadının sessiz sesine ve yardım çağrısına dönüşüyor. E.A.'nın tutuklanması, belki de toplumun bu sorunlara karşı daha duyarlı hale gelmesini ve cesur kadınların yürüttüğü adalet arayışının desteklenmesini sağladı. Son yıllarda artan mücadele eden kadın hareketleri, bu tür taciz ve şiddet olaylarının bir daha yaşanmaması için her kesimin üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çiziyor.
Diyarbakır'da yaşanan bu olay, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra, her bireyin sorumluluk alması gerektiği bir durumu gözler önüne serdi. Kadınların güvenliğinin sağlanması amacıyla sadece tavsiye niteliğinde önlemler almak yerine, çeşitli organizasyonlar ve devlet kurumları eşgüdüm içinde çalışarak somut adımlar atılması gerektiğini hatırlatıyor. Tacizci E.A.'nın yakalanmasının ardından, dava süreci başlayacak. Yerel toplumun bu davayı sıkı takipte tutacağı aşikar. Tam anlamıyla bir adalet sağlanmasının tek yolu, bu gibi vakaların üzerine kararlılıkla gitmekten geçiyor. Çünkü adalet, sadece cezanın verilmesi değil, aynı zamanda gelecekte yaşanabilecek bu tür ihlallere karşı önlemler almak demektir.