Her yıl 18 Mart’ta gerçekleştirilen ve İstanbul'dan başlayarak Çanakkale'ye kadar devam eden yürüyüş geleneği, bu yıl da aynı coşkuyla sürdürüldü. Şehitleri anmak ve onların hatıralarını yaşatmak amacıyla düzenlenen bu yürüyüş, 7 yıldır aralıksız devam etmekte ve her yıl daha fazla katılımcının ilgisini çekmektedir. Bu yıl, yürüyüş boyunca katılımcılar, sadece fiziksel mesafeleri değil, aynı zamanda geçmişle günümüz arasındaki bağı da yeniden keşfetme fırsatı buldular. 3 gün süren yolculuk boyunca yürüyüşçüler Tekirdağ’a ulaştılar ve burada yaptıkları etkinliklerle hem hatıralarını yaşattılar hem de genç nesillerin bu bilinci benimsemesine yardımcı oldular.
Şehitler için düzenlenen bu yürüyüş, yalnızca bir fiziksel aktivite olarak kalmıyor; aynı zamanda derin bir anlam ve tarih taşıyor. Her yıl katılımcılar, düşmanın yoğun saldırılarıyla vadettiği yok oluşun karşısında direnmek için savaşan şehitleri anmak amacıyla bu kutsal yürüyüşe çıkıyorlar. İstiklal Marşı eşliğinde İstanbul’un kalbinden yola çıkan yürüyüş, her adımda şehitlerin anılarını brandalarla, dövizlerle ve şarkılarla yaşatıyor. Katılımcılar arasında her yaştan insanın bulunması, etkinliğin katmanlarını zenginleştiriyor ve kuşaklar arası bir bağ kurulmasına olanak tanıyor. Şehitler için yola çıkarak onlara saygı duruşunda bulunan bireyler, aynı zamanda ülkenin bağımsızlığı ve özgürlüğü için canını feda edenlerin hatırasını da tazeliyorlar.
3 gün süren bu zorlu yolculuk, katılımcılar için birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. Yürüyüşün ilk gününde İstanbul'un kalabalık caddelerini geçmek, ardından Trakya'nın geniş arazilerini aşmak herparticipant için fiziksel bir mücadele olabiliyor. Ancak tüm zorluklara rağmen, katılımcıların gözlerindeki kararlılık ve azim, yürüyüş boyunca dikkat çekiyor. Birçok yürüyüşçü, bu etkinliğin sadece fiziksel güçlerini test etmekten ibaret olmadığını, aynı zamanda ruhsal bir deneyim olduğunu vurguluyor. Katılımcıların hikayeleri birbirinden ilginç ve etkileyici: bazıları, ailelerinde şehit olan yakınlarını anmak için yürüyüşe katıldıklarını belirtirken, diğerleri ise geçmişle yüzleşme ve kendi ulusal kimliklerini yeniden keşfetme amacı taşıdıklarını dile getiriyorlar. Bu anlamda yürüyüş, yalnızca bir grup insanın Çanakkale’ye ulaşma çabası değil, aynı zamanda toplumsal bir hafızanın yeniden inşası olarak ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, İstanbul’dan Çanakkale’ye her yıl yapılan bu yürüyüş, sadece geçmişe bir saygı duruşu değil, aynı zamanda geleceğe dair umutların da yeşermesine vesile oluyor. Bu yıl Tekirdağ’da gerçekleşen yürüyüş, bu anlamda önemli bir durak olmayı başardı ve katılımcılar, tarihi bir yolculuğun önemli bir parçası olduklarını hissederek ayrıldılar. Önümüzdeki senelerde yapılacak etkinliklerde, hem daha fazla katılımcı hem de daha fazla anma etkinliği ile bu kutlu geleneğin süregeldiği ve süregelmeye de devam edeceği öngörülüyor. Şehitler için atılan her adım, ulusun birliği ve beraberliği adına atılmış bir adım olarak hafızalarda yer almaya devam edecek.